|
|
|
Sayfa 2
Gaffar Okkan suikastinden aklandı ama örgüt üyeliğinden tutuklandı !
18 Nisan 2008 16:16
Diyarbakır eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile 5 koruma polisinin şehit edildiği suikaste katıldığı iddiasıyla yargılanan M.Ş.F. sadece 'örgüt üyesi olmak' ve 'sahte kimlik taşımak'tan cezalandırıldı. Sanığın, Okkan suikastine katıldığına ilişkin ise herhangi bir delil bulunmadığı kaydedildi.
Antalya'da seyyar satıcılık yaparken 2 yıl önce 'Mehmet Arca' adına düzenlenmiş sahte kimlikle yakalanan 41 yaşındaki M.Ş.F., 'Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile 5 koruma polisin şehit edildiği suikaste katılmak' ve 15 Ekim 1992'de Silvan'ın Aşağıveysi Köyü yolunda seyir halinde bulunan bir aracı durdurup içindeki yolculara ait para ve değerli eşyaların gasp edilmesi, araç içinde bulunan Salih Bayrak ve Faysal Akın'ın öldürülmesi eylemine bizzat katılmak'la suçlandı. Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemiyle hakkında dava açılan 41 yaşındaki M.Ş.F.'nin yargılanmasına 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Suikastte yaralı kurtulan ve halen Samsun'da görev yapan polis memuru M.D., M.Ş.F.'yi 1992 yılında çekilen ve 2000 yılında Hizbullah'ın Beykoz'daki villasında ele geçen fotoğrafından teşhis etti.
TANIK POLİS MEMURU BENZETTİ
Talimatla ifadesi alınan polis memuru M.D., kendisinin konvoyun önünde giden motorize ekipte yer aldığını, saldırıya uğradıkları esnada dengesini kaybettiğini, motosikletin ışıklarını çapraz tarafa tuttuğunda kendilerine ateş açan kalaşnikoflu kişinin kendisine gösterilen fotoğraflardaki M.Ş.F.'ye çok benzediğini söyledi. Bu ifade üzerine M.Ş.F.'nin son halini gösteren boy ve vesikalık fotoğrafları cezaevinde çekilerek teşhis için yeniden Samsun'a gönderildi, ancak M.D. bu fotoğrafı teşhis edemedi.
Bunun üzerine sanık avukatı müvekkili aleyhine hiçbir ifade ve teşhis bulunmadığını belirterek şu savunmayı yaptı:
"Müvekkilim ile ilgili ele geçtiği iddia edilen özgeçmiş raporu rahatlıkla bilinecek bilgiler içerdiği için, kendisi örgüte böyle bir rapor vermemiştir. Örgütün haricen insanlar hakkında istihbarat topladığı defalarca itirafçılar tarafından anlatıldı. Yani örgütün kişilerin bilgisi dışında hazırladığı sosyal araştırma raporudur. Haklarında dava açılan en az 10 bin örgüt üyesinden hiçbiri müvekkilim aleyhine beyanda bulunmamıştır. Eğer örgüt üyesi olsaydı, aleyhine verilen ifadeler ortaya çıkardı. Müvekkilin 1988 yılında örgüte katıldığı belirtilmekte, ancak emniyet ve istihbarat raporlarına göre örgüt 1990 yılında kurulmuştur. Müvekkil, can güvenliği olmadığı için sahte kimlik kullanmıştır, bu nedenle beraatini istiyorum" dedi.
Sanık M.Ş.F. de, sahte kimliği Antalya'da 30 YTL'ye yaptırdığını belirterek, "Ben suçsuzum, ne Gaffar Okkan, ne de başka olayla ilgim yoktur" diye konuştu.
Mahkeme, suikast ve diğer eylemlere katıldığına dair şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden, sanığın sadece 'örgüt üyesi olmak' ve 'sahte kimlik kullanmak' suçlarından TCK'nın 314/2, 204/1 maddesi uyarınca 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına oy birliğiyle karar verdi.
Gaffar Okkan suikastine katılmakla suçlanan ve haklarında Diyarbakır 4, 5 ve 6'ncı Ağır Ceza Mahkemelerinde ömür boyu hapis istemiyle dava açılan sanıklardan 9'u bu davadan aklandı ve mahkemeler olaya katıldıklarına ilişkin herhangi bir somut delil bulamadı. Sadece 3 kişi suikaste katılmaktan sorumlu tutuldu. Okkan cinayetine katıldığı iddiasıyla halen 1 sanık da tutuklu olarak yargılanıyor.
Nevruz kutlamalarında Said-i Nursi’nin posterlerini açan 14 kişi gözaltına alındı
18 Nisan 2008 17:48
BATMAN’da 21 Mart günü yapılan nevruz kutlamalarında Said-i Nursi’nin posterlerini açan 14 kişi polis tarafından yakalanıp gözaltına alındı.
Batman’da yapılan Nevruz kutlamalarında bir grup, Said-i Nursi’nin posterini açıp uzun süre alanda taşıdı. Olayın ardından soruşturma başlatan Batman Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, görüntü kayıtlarından poster açanların kimliklerini belirledi. Polis, bu sabaha karşı kentin değişik mahallelerinde yaptığı eş zamanlı operasyonda 14 kişiyi yakalayıp gözaltına aldı.
Batman Emniyet Müdürü Arif Öksüz, örgüt üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınanların sorgulamalarının devam ettiğini söyledi. Zanlılar için Cumhuriyet Savcılığı’ndan 4 gün süreyle soruşturma izni alındığını belirten Öksüz, soruşturma sonuna kadar herhangi bir açıklama yapılmayacağını kaydetti.
Genelkurmay Başkanlığı, halkı bilgilendirme amaçlı ulusal bir radyo kanalı kuruyor..
18 Nisan 2008 09:21
Genelkurmay Başkanlığı, terörle mücadele, askerlik, afet döneminde alınacak tedbirler gibi konularda halkın bilgilendirilmesi için radyo kuruyor.
Genelkurmay radyosu, tüm ülkeden dinlenebilecek ulusal bir kanal olacak. TRT, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) gibi kurumların bağlı olduğu Devlet Bakanlığı'na resmî bir talep yazısı gönderen Genelkurmay, Polis ve Meteoroloji radyoları gibi kamu yayını yapacak. RTÜK'ün konuyu inceledikten sonra Genelkurmay Başkanlığı'na frekans tahsis etmesi bekleniyor. Ancak, Üst Kurul'un Bakanlar Kurulu'na sunduğu yeni RTÜK yasa taslağında, Meteoroloji ve Polis radyolarının normal yayın bandından çıkarılarak, TRT frekanslarından yayın yapması teklif edilmişti. Yasa bu haliyle Meclis'ten geçerse Genelkurmay, bu frekanslar üzerinden yayın yapabilecek.
Amerika, İngiltere ve İsrail ordularının da benzeri şekilde kurduğu radyo tüm ülke topraklarına ulaşıyor ve halkla iletişimin etkili bir yolu olarak görülüyor. Genelkurmay da halka ulaşmak için en ücra yerleşim birimlerinden bile dinlenebilecek bir radyo kurmayı hedefliyor. Talep kabul görürse frekanslar için herhangi bir ücret ödenmeyecek. Polis ve Meteoroloji radyoları da halihazırda tahsis edilen frekans için ücret ödemiyor.
Genelkurmay'dan gelen yazıda radyonun özellikle terörle mücadele, askerlik, afet durumları ile ilgili bilgilendirici yayınlara yer verileceği bildiriliyor. Resmi internet sitesi üzerinden de benzeri konularda yayınlar yapan Genelkurmay, kırsal bölgelerde internet kullanımının az olması sebebi ile daha yaygın olan radyo yayını ile halka ulaşmayı istiyor. RTÜK'ün onayının ardından kurulması beklenen Genelkurmay radyosunda müzik yayınının yapılıp yapılmayacağı veya ne tür müziklerin çalınacağı ise henüz bilinmiyor.
RTÜK Başkanı Akman'a 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
16 Nisan 2008 14:49
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Zahid Akman’ın, bazı televizyon kanallarının "seçim yasaklarına uymadığına" ilişkin uzman raporlarını üst kurul gündemine zamanında almayarak "görevini kötüye kullandığı" iddiasıyla yargılandığı davada, 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasına, müdahil CHP Parti Meclisi Üyesi Levent Gök ile Akman’ın avukatı Şule Yıldız katıldı. RTÜK Üyesi ve Başkanvekili Abdulvahap Darendeli duruşmada tanık olarak ifade verdi. Akman’ın bulunmadığı dönemlerde Üst Kurul toplantılarına başkanlık yaptığını belirten Darendeli, asıl sorunun seçim dönemlerinde bu alanı düzenlemeye yarayacak pozitif normlarda eksiklikten kaynaklandığını söyledi.
Yayınların ulusal mı yoksa değil mi noktasında çok tartışma yaşadıklarını belirten Darendeli, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) yayın ihlaline ilişkin raporları sunması için Kurul’a 5 günlük süre tanıdığını, ancak bunun uygulamada mümkün olmayacağını RTÜK olarak gördükleri için YSK ile görüşmeler yapıldığını, daha sonra bu süreden YSK’nın da vazgeçtiğini kaydetti. Akman’ın, seçim döneminde "görevini kötüye kullanma" kastı ile hareket ettiğine rastlamadığını ifade eden Darendeli, şunları söyledi: "Ben de bir hukukçuyum. Böyle bir şeye şahit olsaydım önce kendim müdahale ederdim. Bazı raporların dayanaklarının özellikle deşifre metinlerinin bulunmaması nedeniyle gündeme alınmadığı olmuştur. Ancak gecikmeyle de olsa bu raporlar gündeme alındı ve gerekli müeyyideler uygulandı. Daha doğrusu biz bunlara müeyyide uygulayamıyorduk.
Ancak görüşümüzle birlikte raporların tümünü YSK’ya gönderiyorduk. Gerçi bu konuda net hukuki bir düzenleme yoktu ancak uygulamamız bu şekildeydi." Müdahil Levent Gök, YSK’nın seçim dönemlerine ilişkin kurallarının çok açık, kesin ve katı olduğunu belirterek, Darendeli’nin anlatımlarına katılmadığını ifade etti.
Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, esas hakkındaki görüşünü mahkemeye sundu. Savcı Yüksel, Zahid Akman’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257/1. maddesinde düzenlenen "görevi kötüye kullanmak" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Yüksel, ayrıca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakmayı da düzenleyen TCK’nın 53. maddesinin de uygulanmasını istedi. Akman’ın avukatı Yıldız ise mütalaayı inceleyip esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak üzere süre istedi. Yargıç Yunus Karabıyıkoğlu, YSK’ya yazı yazılarak, "26 Haziran 2007 tarihinde haklarında rapor düzenlenen TGRT Haber, Ulusal 1, Kanal 7, TV5 ve 24 adlı yayın kuruluşları ile ilgili olarak RTÜK Başkanlığınca bu tarihlerdeki yayınları konu alan raporların gönderilip gönderilmediğinin, ayrıca bu yayınlarla ilgili olarak ihlal belirlenip belirlenmediğinin, belirlenmiş ise bu yayın kuruluşlarına yaptırım uygulanıp uygulanmadığının, yaptırım uygulanmış ise hangi yaptırımların uygulandığının bildirilmesinin istenmesine" karar verdi. Yargıç Karabıyıkoğlu, Akman’ın avukatı Yıldız’a esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre vererek, duruşmayı erteledi.
|
|
|
|
|
|
|